22 Mayıs 2010 Cumartesi

ben çok beğendim

Fıkranevi Hadise... :)



OLAGANÜSTÜ (YASANMIS) BIR OLAY !...

Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasanmis. Olay Alfred Hitchcock'un
meshur korku filmlerini bile çok gerilerde birakacak kadar tüyler
ürpertici. Gece bindiginiz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne
yapardiniz? Kendisi Bünyanli olmayan, politikayla ugrasmis ve halen
Kayseri'de yasayan isadami, 22 Subat 2001 tarihinde Bünyan sinirinda,
Kayseri Malatya kara yolu üzerinde,bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya
oturur ve orada kalabalik bir toplulukla birlikte bir ufak raki içer.
Yürüyüs mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çikar. Ancak disarisi hem zifiri karanlik hem de korkunç bir kar-tipi firtinasi baslamistir.



Benzin istasyonuna yaklasik 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüs yolu
kenarina varir. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulasma
derdindedir. Firtina daha da siddetlenir. Adam bir-kaç adim ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanliklar içerisinde, hayalet gibi yavas yavas yaklasan bir arabanin iki farini fark eder.

Arabanin, tam önünde yavaslamasiyla birlikte hemen arka kapiyi açar ve
arabaya biner. Kapiyi kapatir, araba yeniden hareket eder. Içeridekilere
merhaba demek ister. Ama o da ne? Araba da kimse olmadigi gibi,
direksiyonda da kimse yoktur.

Birden panige kapilir. Korkuyla, hemen arabadan atlayip, oradan kosarak
uzaklasmak ister ama, hem araba hizlanmis, hem de korku ile dizleri
baglanmis, hareket edemez hale gelmistir.

Araba keskin bir viraja dogru yaklasir. Adam dua etmeye baslar. Tüm
günahlari için tövbe eder. Arabayi durdurmasi için Allaha yalvarir. Tam bu
esnada, pencereden bir el uzanir ve direksiyonu kivirarak, sert virajdan
arabanin dogru yola dönmesini saglar. Her tehlikeli dönemece yaklastikça,
Allah'a yalvaris ve yakarisi artar ve her seferinde de bir el disaridan
uzanip, direksiyonu çevirir. Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarini
kimildatir.

"Ya Allah koru beni..." deyip, kapiyi açmasıyla birlikte, kendisini
arabadan disari firlatir. Birkaç takla attiktan sonra, sarampolde
kendisine gelir. Defalarca üç Kuluvallah - bir Elham okuyarak, Bünyan'a
yürüyerek ulasir ve bir kahvehaneye girer. Üstübasi islak ve sok haldedir.
Kendisini taniyanlar hemence sobanin basina alirlar. Eline bir çay
verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, basina gelen
doga üstü ve korkunç olayi anlatir. Olayi dinleyenler inanmak istemeseler
de, anlatan kisinin akli basinda ve toplumsal sorumluluk tasiyan bir
pozisyonda oldugunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik
olusur.

Yaklasik yarim saat sonra, ayni kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kisi
girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada,
gelenlerden birisi, digerine sunlari söyler :

- Ahmet baksana, su sobanin basinda oturan geri zekali, bizim araba yolda kalinca, biz arabayi iterken, arabaya binip-inen kisi degil mi?


böyLe işte,koptum güLmekten:))

ALINTIDIR...

Hiç yorum yok: