Yine bir siteye yorum yazmaya başladım ve yine şeytan dürttü,sen bu yorumun devamını yeni yazın olarak bloguna taşı.
Yorumlarım yazılarımdan daha güzel,akıcı ve samimi oluyor nedense...
bunu blogculuğa yeni başladığım günlerde sevgili Eda Suner,namı diğer stildirektörü söylerdi.
Blogculukta birçok şeyi kendisinden öğrendiğim dostlarımın başında gelir Eda
Neyse konuyu dağıtmadan ,bugün rastladığım ve bayıldığım KÜÇÜK EVİMİN GÜNCESİne yazmaya başladığım yorumu burada sürdürmeye karar verdim
buyrun;
sene 95,
Sakarya Hendekte yaptığımız evi jotul kataloglarında gördüğümüz şekilde ısıtmayı düşündük.
Şömine bacası hazırlandı.O yıllarda bizim maddi gücümüz hazır bir sistem almaya elverişli değil ...Hemen suntadan bir kapalı sistem şömine yaptık....
aaaa ne gülüyorsunuz
merak etmeyin ateşi onun içinde yakmayacağız tabii
büyük vidalarla birbirine eklenecek şekilde imal edilen bu sunta şömine söküldü,parçalar emektar Subaru Justynin arkasına yüklendi ver elini Düzcede dökümhaneye...
bu uzun bir hikaye ben iyisi mi blogumda uzun uzun yazayım siz de merak ederseniz oradan okuyun
sizi çok takdir ettiğimizi ve ilerleyen yaşımıza rağmen önümüzdeki yıllarda yeni bir ev yapıp bir dağbaşına yerleşme arzumuzu tazelediğiniz için sizi sevdiğimizi eşim ve kendi adıma bildiririm .
dedim ve yorumumu kopyalayıp buraya koştum
eveet;
dökümhanede dökülen şömime parçaları itina ile eve getirilip yerinde monte edildi.
kapaklarada ısıya dayanıklı mini fırın camları yerleştirildi,bacaya bağlanıp deneme yakışı yapıldı....
bingooo
eveeet şöminemiz çıtır çıtır yanıyor baca mükemmel çekiyor,sıra geldi şöminenin şapkasına,o da elcağazımızla yapıldı ama beni şeytan dürttü
kocama
-Şimdi bunun üstüne bir banyo kazanı oturtsak da sıcak suyumuz bedavaya gelse dedim
-iyi fikir ama kazan bunun ısısına dayanmaz kalın bir kazan yaptıralım...olur mu olur,yaptırdık
O kış sıcak suyumuz bize hatta bağlasak komşulara bile yetebilirdi.
Ertesi sonbahar şeytan gene dürttü beni
-bu kadar sıcak suyumuz var,iki radyatör şeettirsek de ev biraz daha ısınsaaa
-oluuur
denedik ,zaten evin su sistemini beraber döşediğimiz ve boru kaynatma aletimiz bile olduğundan sıvadık paçaları kocam usta ,ben çırak radyatörler döşendi.
İkinci kış da durum iyi ama yetmedi
sonraki yaz eline balyozu alan kocam girişti karşı duvara...ha babam
sorana yıkarım ben bu evi diyor...
komşular Mahmut Başçavuş kafayı yedi diye bakıyorlar
anlayacağınız ertesi kış şömine komple çöpe gitti.yeni şömine bu kez karşı duvara ve yarısı duvardan dışarı olarak inşa edilmeye başlandı.
Bu kez katı yakıtlı kalorifer kazanları incelendi fakat dikey yerleşecek kazan bulunamadığından Adapazarı sanayi Sitesinde brülörler için kocamın planladığı ölçülere uygun lazer kesimli borular hazırlandı.
Hendekte kendi gibi sivri akıllı bir kaynakçıyla beraber kaynatıldı...tamamlandı
yerleştirildi .
Bir de ufak devridaim motoru yardımıyla yeni sistem başarıyla çalıştırıldı.
Çok ekonomik bir ısıtma sistemine sahiptik artık.
Komşularımızın kış boyu bir -iki odada yaktığı odun kömürün sadece odunu kadar bir yakışla 160 metrekare evimizi ısıtıyorduk.
Tabi bunda evi arası straforlu çift kat tuğla ile inşa ettirmemizin de büyük katkısı vardı.
Sonra ne mi oldu dersimiz?
17 ağustos 1999 deprem ....
5 yorum:
Sayın Nalan Öğretmenim inanın bir solukta öyle heyecanla okudum ki lanet olası 17 Ağustos lafını görür görmez irkildim eşim ve çocuklarımda o gün o gece Gebzenin Mutluevler sitesinde ki Emlak Bankası Bloklarında kalıyorlardı..
İnşallah evde hasar meydana gelmemiştir diye dua ettim. Yazınızın devamını merakla bekliyor olacağız. Eşiniz beyefendiye ve size selam ve saygılar sunuyoruz.
Nalan Hanım,
Paylaşım için minnetarım, küçükevim'e bıraktığınız tatlı mesajınız içinde. Ancak yüreğim ağzımda kaldı...
Küçükevim'den Bilgi
yazıyı yarıda bırakma fikri kocama aitti...
ben masumum :)
devamını tembeller yaratıcıdır/servis asansörü başlıklı yazıda verecektim ama haykırış abiyi ve küçükevin güzel sahiplerini merakta bırakmayayım
Ev sapasağlaam hatta mutfakla yemek odasını ayıran bankonun üstüne taktırdığım 3+1 metrelik L şekilli üstü silme kavanoz dolu rafımda bile zayiat 2boş neskafe kavanozu kırığı
-etrafta buzdolabı başaşağı gelen evler varken-
ama bölgeyi terkettik,ev berbat bir kiracıdan sonra üçotuz paraya satıldı vs.vs.
de ki yıkıldı
anlatabildim değil mi?
allah memlekete felaket vermesin,bizim sağ olmamız başkalarının ölmüş olmasını teselli edemiyor ki
nalan ablacım yazının sonuna kadar gülerek okudum ,mahmut abiyi elinde balyoz duvarları kırırken düşündüm ,son cümle bitirdi beni o günü tekrar yaşadım ,:(
Nalancığım, o kadar güzel yazıyorsun ki sanki olanları yaşadım. Deprem hepimizden öyle ya da böyle birşeyler alıp götürdü. Canlar gitmesin...
Sizin emektar Subaru Justy duruyormu hala, benim ki de 90 model Subaru Justy, ama çok memnunum, zehir gibi maaşallah....
Yorum Gönder