29 Eylül 2010 Çarşamba

kuzine


Bloglar arasında gezinirken bu resim gözüme çarptı. Brezilyalı bir blog yazarının blogunda ailesinin modern hayata geçmediğini resmin altına yazmıştı.Portekizceden oldukça iyi çeviriler yapan google amcadan öğrendim.
Bizim kuzineler geldi aklıma.Benim kasabamda kullanılmazdı.Hendek'te babaannemlerde vardı.
orada Babamın köyünde her evin mutfağında kuzine vardı.Bir yandan yemek pişer bir yandan da fırın kısmında mısır ekmeği pişerdi.
Anneme neden biz de kuzine kullanmıyoruz dediğimde 1400 rakımlı Geredede kuzine pek pratik değil derdi,odun yanan kısmı çok ufak.Bizim soğuklarda kocaman odunlarla bile zor ısınılır.
O yıllarda odun yakardık.Ve gerçekten kocaman sobada bir anda en az 4 odun çıtır yanar,içindeki bittiğinde ise yarım saat içinde oda soğuyuverirdi.
Çoğunuzun ilk kez duyacağınıza eminim.Kışlık oda olarak en iyi ısınan,en iyi ısı tutan genellikle de ahşap evin en küçük odası seçilirdi.Kapısına eski kapı kasasından da biraz daha geniş ;eski çarşaflar,giysiler ile dikilip adeta yorgan yapılmış 3cm kalınlığında bir kapı perdesi dışından raptedilirdi ki
kapı açılır açılmaz dışarının buz havası içeri dolmasın...
Alt kat boş olduğu için annem taban tahtalarının üstünü bizde hergün alındığı için bol olan gazetelerle kat kat döşemiş,üstüne pala kilim denilen kesilerek eklenip kocaman yumaklar halinde dokumacıya gönderilen kumaş parçaları ile dokunmuş eski kilimlerle kapatır üstüne kalın Isparta taban halısını sererdi,Divanlar,masa ve soba yerleştirilince halı ile duvar arasında kalmış görünen eski kilimlerin üstüne yeni olan kilimler serilir odanın tabanı böylece izolasyonu tamamlanırdı.
Sıra duvarlarda ...
Gündüz kanepe gece yatak görevi ile 24 saat göreve hazır demir ayaklı,yaylı somyalı divanların duvara gelen tarafından gelecek soğuğun yatanın sırtını koruması için yine bir dokuma(pala)kilim çivilerle çakılırdı.Çivilerin başı seyrek dokumadan kurtulup kilim düşmesin diye 2santimetrekare kesilmiş karton veya kalın kumaş parçalarıyla pekiştirilirdi.
Bizde kumaş ta boldu ama fotografçı babamın kart kutularından özenle kesilen sarı kartonlar çivilerin altından görünürdü.
Sırtınızı dayadığımızda soğuk almaktan öksürmekten kurtulurduk.
Bu anlattıklarım 1960 lı yılların balında ben 8-9 yaşındayken yaşandı .Sonra kok kömürü ve kömür sobalarıyla tanıştık.Oldukça rahatladık.
Bu gün çocukluğuma neden daldım neden Brezilyalı bir blogdaki kuzine beni buralara getirdi bilmiyorum.Belki yağış öncesi soğuk güneşsiz Ankara sabahı,belki de pişirdiğim yeşil mercimekli yayla çorbası
sebebi ne olursa olsun,zor ama neşeli ,her şeyin luzumlu olacağı için saklandığı,çöplüklerin eşya ,giysi ,kapkacak değil de daha çok odun külleri ile dolu olduğundan çöplük değil küllük diye adlandırıldığı günlerdi.
Hatırladım ve paylaştım.
Sıra sizde,yorum bekliyoerum:)))

13 yorum:

nihalasli dedi ki...

Nalan ablacim cok sicak bir yazi olmus konusu gibi.O zamanlari ben gormedim ama kucukken okudugum bir kitapta hayal meyal bu sahneleri hatirliyorum.Cok uzagiz gibi bunlara ama hepsi yasanmislik..mesakkatte tat vardir derler..kolay seyin tadi geldigi gibi gidiyor ama bakin hala nasil tatli anlatiyorsunuz demek bunda da bir guzellik varmis.Tesekkurler bilgiler icin ve yesil mercimekli yayla corbasini merak ettim?

nalan dedi ki...

Sevgili Nihalaslı,
yazımı beğendiğine sevindim.Şimdiki çocuklar ise bunlara ait resimleri kitaplarda bile zor görecek.Ben bile görsellerde araya araya zorla kuzine buldum.Odun sobasını ekleyemedim:)))
Mercimekli yayla çorbasını merak etmş,işsin anlatayım.Pirinç yerine yeşil mercimek haşlanır,yoğurt ;yumurta ve unla bildiğimiz gibi karıştırıldıktan sonra tencereye eklenir.Kesilmemesi için karıştırarak pişirilip teryağıeritilip bol nane ile üzerine dökülür.
Bildiğimiz yayla çorbasından farkı biraz daha ekşi olmasıdır.mercimek ,yoğurdun ekşiliğini pirinç kadar emmediğinden ekşi tadları sevenlere hitap eder.Bizim evde büyük kızımla ben tercih ederiz; baba ve iki numara mecbur kalmazlarsa kaşık vurmazlar.
O yüzden aynı gün onlara kırmızı mecimek çorbası pişirilir.
Bir kase göndereyim istersen:)
ya da gel de iç

nihalasli dedi ki...

Yakin olsaydin gelirdim nalan ablacim:)Tarif icin cok tesekkur ederim.Eksi corbalari cok severim o yuzden bu corba benim damak tadima hitap ediyor.Kirmizi mercimek corbasina tercih edebilirim ben eger bir kase daha varsa:)
Evet eskileri yasamasakta dedemizden ;babamizdan; anlatilanlardan asinayiz..
Sevgiyle

Bu arada yorumlariniz bende gorunuyor ama merak ettim hala gorunmuyor mu sizde?

ycurl dedi ki...

Benim rahmetli dayim kuzine yapardi. Bizim evde kuzine vardi mutfakta. Eskisehir'de cok yaygindi ben kucukken. Anneannemlerin salonundaydi oh uzerinde cay demler bir de dizmana yapardi. Simdi daha modern kuzineler var gazla filan calisan Amerika'da. Ama komurlusunu hic birseye degismem. Iyi ki hatirlattiniz :)

ycurl dedi ki...

Nalan abla,
cookstove ya da dutch stove diye aratirsan bir suru cesidinin resmine ulasabilirsin. Bir tanesi: http://www.bestwoodburningcookstoves.com/

balkızım dedi ki...

çok güzel bir yazı
ne hoş eskiler zor şartlar ama kıymetli herşey,, anımsayınca sıcacık bir yuva sıcaklığı getiriyor akıllara şimdi gençleree soralım hiç eskilere ait anı bulamazlar boş ve kıymetsiz yaşanıyor şimdiler
sevgilerimle

nalan dedi ki...

ycurl ,
canım teşekkürler ,verdiğin linke baktım çok teşekkürler yine beklerim

nalan dedi ki...

balkızım sağol ben de seni ziyaret ettim.gene görüşelim

fiamma dedi ki...

canım nalaım yaşlılar haftan kutlu olsun:))etrafında da seni ve senin dilini anlayanlar hiç eksik olmasın:)))

nalan dedi ki...

sağol fiammam hepimize kutlu olsun seninkilerin ellerinden benim yerime de öpüver e mi

Unknown dedi ki...

Nalan hanım çok nefis,roman tadında bir yazı okudum.Beni de çocukluğuma götürdünüz.Ben de o güzel günleri özlüyorum.Şimdiki gençler dilimizi anlamaz, hayal bile edemezler. İlkelliğin ve doğallığın iç içe geçtiği o günleri yaşadığımdan o kadar mutlu ve memnunum ki.Yıllar geçse de hep tebessümle,özlemle hatılarım o çoçukluk yıllarını.

Suzy dedi ki...

Arama kutusu harika çalışıyor:) Test ettim onayladım. Güle güle kullan.

Banuca dedi ki...

Nalanım... Ah h nelerle uğraşıyorum bilsen bu aralar, o nedenle blogları pek gezemiyorum, tam gezmeye başlıyorum, yorum yazacağım, yoğunluktan açılmıyor, yorum gitmiyor, sıkılıp kapatıyorum. Bu aralar foseptikle uğraşıyorum, neyse bugün pompa takıldı, haftaya işler bitecek gibi, ama dondummmm bugün dışarıda, kar soğuğu var bizim burada. Ama neyseki evde kuzine yakıyoruz. Kovalı, odun yakıyoruz, evin her yanı çok güzel ısınıyor, hatta kısa kollu penye ile dolaşıyorum, üzerinde yemekler, fırınında börekler, pek zevkli, her daim çay da hazır.
Şu işler bitsin, yorgunluklar gitsin, daha dikkatli dolaşacağım sizleri o nedenle şimdilik affola. Sevgiyle kal :)