18 Ekim 2010 Pazartesi

Eşek


Hastayım,iş çok,halim yok...
Moralim bozuk,kulağım tvde
canım iyice sıkkın ki maili açtım
gelenlere baktım
birini okuyunca öyle güzeldi ki
paylaşıyorum
teşekkürler Hepşenciğim;

Aziz Nesin'in bir hikayesidir.

Günümüzde geçen olaylarla bir ilgisi yoktur.



MADALYALI EŞEK...



Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken, memlekette bir padişah varmış. Tanrı göstermesin, anlatılmaz bir kıtlık baş göstermiş. Bir zamanlar yediği önünde, yemediği ardında, bir eli yağda bir eli balda olan insanlar, bir dilim kuru ekmeğin yoksunu olmuşlar.



Padişah bakmış ki kıtlık halkı kırıp geçirecek, bunu önleyici bir çıkar yol aramış. Sonunda, memleketin dört biyanına, sokak sokak, köşe bucak çığırtkanlar salmış. Çığırtkanlar Padişah fermanını şöyle bağırırlarmış:



- Ey ahali!.. Duyduk duymadık demeyin!... Her kimin devlete bir hizmeti, vatana bir yararlığı olmuşsa, koşup saraya gelsin! Padişahımız efendimiz onlara nişanlar verecek!..



İnsanlar, açlığı, yokluğu, derdi, borcu, harcı unutup, Padişahtan nişan almak sevdasına düşmüşler.





Padişahın kim gelirse nişan dağıttığını duyan bir inek de,
- "Nişan asıl benim hakkım!" diyerek bir nişan almayı aklına koymuş.



Açlıktan bir deri bir kemik, böğrü böğrüne çökmüş, kaburgası omurgasına geçmiş inek koşa koşa sarayın kapısına gelmiş. Kapıcıbaşıya,
- Padişaha haber verin! demiş. Bir inek kendisini görmek istiyor. Başlarından savmak istemişlerse de,
- Padişahı görmeden, bu kapıdan bir adım atmam!... diye böğürmeye başlayınca, Padişaha,
- Efendimiz, kullarınızdan bir inek huzurunuza çıkmak istiyor... demişler. Padişah:
- Gelsin bakalım, bu da nasıl bir inekmiş... diye ineği huzuruna çağırıp,
- Böğür bakalım, ne böğüreceksin?... diye sormuş,



İnek de,
- Sultanım, demiş, duyduğuma göre nişanlar dağıtıyormuşsun. Ben de nişan almak istiyorum.
Padişah,
- Hangi hakla? diye bağırmış. Sen ne yaptın. Memlekete nasıl bir yararlılığın dokundu ki sana nişan verelim?...



O zaman inek,
- Efendimiz! diye söze başlamış. bana nişan verilmesin de kimlere verilsin? Ben daha insanlara ne yapayım? Etimi yersiniz, sütümü içersiniz, derimi giyersiniz. Gübremi bile bırakmaz kullanırsınız.



Padişah, ineğin isteğini haklı bulmuş. İneğe ikinci dereceden bir nişan verilmiş. Boynunda nişanı, inek sevinçten oynaya oynaya saraydan dönerken katırla karşılaşmış.
- Selam inek kardeş!
- Selam katır kardeş!
- Nedir bu sevincin? Nereden gelirsin böyle? İnek herşeyi bir bir anlatmış. Padişahtan nişan aldığını da söyleyince katır da coşmuş.



O coşkunlukla doğru dörtnala saraya varmış.
- Padişahımız efendimizi göreceğim!.. demiş.
- Olmaz!.. demişler.



Ama, babadan kalma inatçılığı ile katır art ayaklarıyla saray kapısında direnince, Padişaha durumu iletmişler. Padişah,
- Gelsin bakalım, katır kulum da... demiş.



Katır huzura varınca, bir katır selamı verip, el etek öptükten sonra, nişan istediğini söylemiş Padişah sormuş:
- Sen ne yaptın ki nişan istiyorsun?



- A hünkarım, daha ne yapayım? Savaşta topunuzu, tüfeğinizi sırtımda taşıyan ben değil miyim? Barışta çoluğunuzu çocuğunuzu arkamda götüren ben değil miyim? Ben olmazsam, işiniz temelli bitiktir.



Katırı da haklı bulan Padişah,
- Katır kuluma da birinci dereceden bir nişan verilsin!... diye ferman eylemiş.



Katırda bir sevinç bir sevinç, dörtnala saraydan dönerken eşekle karşılaşmış. Eşek,
- Selam yeğenim!... demiş. Katır,
- Selam amcabey!.. demiş.
- Nereden gelip, nereye gidersin? Katır başından geçenleri anlatınca,
- Dur öyle ise, padişahımıza gider, bir nişan da ben alırım!.. diye dörtnala saraya koşmuş.



Saray koruyucuları, deh demişler, çüş demişler, eşeği bir türlü atlatamayınca Padişaha varıp,
- Eşek kulunuz gelmiş, huzura çıkmak ister! demişler. Eşeği kabul buyuran Padişah:
- Ne dilersin ey eşek kulum?.. deyince,



Eşek de dilediğini bildirmiş. Padişah, canı burnuna gelip kükremiş:
- İnek eti ile, derisi ile, gübresiyle bu memlekete, bu millete hizmet etti. Katır dersen savaşta, barışta yük taşıdı, bu vatana hizmet etti. A eşek, ya sen ne iş gördün ki, bir de kalkmış eşekliğine bakmadan nişan istersin?.. Utanmadan bir de karşıma gelmişsin. Söyle, ne halt ettin?



O zaman eşek keyfinden sırıtarak,
- Aman Padişahım efendim, demiş, size en büyük hizmeti eşek kullarınız yapmıştır. Eğer benim gibi binlerce eşek kulların olmasaydı, hiçbir taht üzerinde oturabilir miydin? Saltanat sürebilir miydin? Dua et biz eşek kullarına ki, bizim gibi eşekler var da, sen de böyle saltanat sürüyorsun.




- Ey eşek kulum,Haklısın senin sayende ben bu makamdayım demiş. Senin bu çok yüksek hizmetini karşılayabilecek bir nişanım yok. Sana ölünceye kadar beylik ahırından hergün Makarna,Bulgur,Üzüm hoşafı ve Kış aylarındada kömür,bağladım..
Ye, yee saltanatım için durmadan anır!..

12 yorum:

Nedret dedi ki...

Hayrola? Bu kadar sıkıntı hastalıktan mı, başka bir durum mu var?
Hikaye güzel, günümüzle de hiç ilintisi yok canıım!!! olur mu hiç?
Sevgiler.

fiamma dedi ki...

Bugün bunu iki kere okuyup güldüm nalancığım:) hepşenciğim de sen de sağolun:)

www.sendepisir.com dedi ki...

Nalan Hanım daha önce okumuştum ama unutmuşum. Okuyup tekrar güldüm. Yorum yapmayayım dedim ama aslında güleriz ağlanacak halimize. Geçmiş olsun, sağlıkla kalın..
sendepişir/Nilgün

esensdollsandpuppets dedi ki...

Geçmiş olsun Nalancım.Çok güzel bir öykü bu.Keyifle okudum.Sevgiler

gülsen VAROL dedi ki...

yaaa bayıldım be nalan... bu kadar mı cuk oturur günümüz gündemini tarife?? Bunu mutlaka facebookta yayınla ..

nalan dedi ki...

Nedukcuğum,özel bir sıkıntı yok çok şükür.
lakin memleket bana babamdan miras kaldı ya ...
okudukça ,dinledikçe ,izledikçe dertleniyorum.
Elim ,dilim kitlenince de ustaların yazdıklarını alıntılıyorum .Bu gün kü yazımdaki adrese de bakıver.Görmediysen tabi.
Bu mahallede gazeteyi erkenden alma şansım yok internetten okuyorum

nalan dedi ki...

Fiammacığım ,gülüyoruz ,artık gülmekten başka yapacak birşey kalmadı...
gülüyoruz

nalan dedi ki...

Niloş ,teşekkür ederim .
ben de bu günkü yazını kopyalayıp deneyeceğim.

nalan dedi ki...

sağol esenciğim allah neşemizi bozmayacağa benziyor bu gidişle biz daha çok güleceğiz.

nalan dedi ki...

Hasret senfonilerim gelmiş,hoş gelmiş,
seni güldürebildiğim için özellikle mutlu oldum Gülsen Öğretmenim.Allah bizi gülmekten ayırmasın.
Ben hunimi tığla kendim öreyim diyorum.Başımın ölçüsüne göre yapacak tenekeci bulamadım da:)))

MAVİANNE dedi ki...

nalan ablacığım, inşallah herşey yolundadır
moralinin düzelmiş olmasını diliyorum
iyi akşamlar

nihalasli dedi ki...

Gecmis olsun nalan ablacim umarim duzelmissinizdir..