19 Ocak 2010 Salı

Kaatıya devam ediyoruz

Bu ara İzmir anılarımı paylaşmamı izlemek zorunda kalacaksınız.Çünkü blogum benim anı defterim,ve bu günleri yadetmek benim için her zaman çok önemli olacak.
Kış ortasında bana ılık iki bahar haftası yaşatan güzel İzmir,güzel İzmirin güler yüzlü sevecen dost insanları ,paylaşmaya daha fazla kişiye hatırlatmayı kendime görev edindiğim müstesna Geleneksel Türk Süsleme Sanatları ve Kaat'ı...
Bu düzlemde geçen günlerimin müstesna olması nasıl kaçınılmazsa sizin de bunları duyup görmeniz böyle kaçınılmaz
 
Posted by Picasa

Proje katılımcılarının yanısıra üç müstesna insanla tanıştım.Bunlardan ikisi olan Sn.Muhittin Tamay ve Sn Halûk Kürkçüoğlu nun Ebrû ve Kaatı eserlerini yayımladıkları web sayfalarından tanıyorken Sn Ömer Erkaraman ve Naht Sanatı ile burada tanıştım.
Sanattaki ustalıkları tartışmasız bu üç insanı insan olarak da çok sevdim.Onlarla beraber olmak ve paylaşımlarda bulunmak beni ve diğer proje katılımcılarını çok mutlu etti.
Resimde ön sağda Ömer Erkaraman ,arkada Haluk Kürkçüoğlu ,sol önde Ulviye Kafalı , Zehra Zihnioğlu ve ben
 
Posted by Picasa


Burada da Halûk Kürkçüoğlu ile arkadaşı Songül Doğan ile beraber sohbet ediyoruz.
Projenin ilk bölümünde ben Kaatı sanatının kökeni ve tarihi ,sanatın uygulamaları ve benim benimsediğim katlı ve renkli tarz ile ilgili çalışmaları yaptık.Ankaradan haftalık geliş gidişlerin zorluğu dolayısıyle yoğunlaştırılmış bir programla haftada altı gün saat 10.00 ile 16.00 arasındaki saatlerde iki hafta çalıştık.
Halûk Bey ile Çarşamba günleri devam edecek çalışmalar içine Türk Süsleme Sanatlarını ahşap ve metal ile yapılan örneklerinin uygulanışı Ömer Bey tarafından haftalık çalışma rutininde sürdürülerek tamamlanacak.


 
Posted by Picasa



Yarın saat 10.00da bu haftanın çalışmasında gönlüm sevgili arkadaşlarımın yanında olacak.Eğer İzmirde yaşıyorsanız bu keyifli çalışmaları kaçırmayın derim.

9 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

İzmir'in kavaklarının güzel yaprağı, hoşgeldin. Takip ettiğim kadarıyla iyi geçmiş hem kurs, hem de günlerin. Allah içine sindirsin. Umarım keyfin yerindedir. Dinlen, kendine gel, buluşalım biryerlerde, öpüyorum seni...

nalan dedi ki...

hımmmm ben de senin beni okumadığından kuşkulanıyorduuuuum :)))))ki yazıyı girdi arkamı döndüm okumuşsun:)

buluşalım anacım ,buluşalım da anlatayım

Leylak Dalı dedi ki...

Okumaz mıyım hiç canım, bütün izmir maceranı takip ettim yorum yazmasam da, hatta orada olmak ve kursa katılmak bile istedim. Ah keşkem ah keşkem:)))

nalan dedi ki...

kesinlikle orada olmalıydın çok keyifliydi.İzmire taşınsak mı acaba?

makhina dedi ki...

Merhaba Katya blogunu yeniledi ve çok hoş bir pasaj actı,adresi aynı ama biraz yoğun bu dönemde.
Ravelry'de bu tarz bir atkı vardı,onunla başladı baktus ismi,şalla atkı arası(omuz şalı) baktus oldu.Düz olanlarına karius haroşa tarzlarına baktus deniyormuş.Umarım doğru bilgilendirmişimdir.
Bu baktusun ilk orjinalini ören tasarlayan sahibi de Norveç cocuk klasiklerinden etkilenmiş orada baktus ve karius diye diş bakterisiymiş bu iki isim(yanılmıyorsam).

Kelime Yığıcısı dedi ki...

kaaatıı ne güzel sanat...öğretmenim. Senin elin bir şeye değer o güzelleşir...işte....Ben daha önce öğrenmemiştim hiç duymamıştım bu sanatı sen öğrettin valla;)
Ellerine sağlık...canım öğretmenim...:)

hazalca dedi ki...

ziyaretime gelen nalanın sen olduğunu düşünüyorum.umarım yanılmıyorumdur.(hayatsuyu hatırlayan).blogcudan kopuş,o kopuş işte.

nalan dedi ki...

Öziciğim teşekkür ederim o senin güzel görüşün ve de kaatı sanatının ebru ile birleşmesinin büyüsü.
Bizim kendi sanatımız olduğu dünyaya bizden 17yy.da yayıldığı halde ne yazık ki dünyada paper-cut olarak bilinişi hatta bizim de onu duyuşumuz fakat kaatıyı duymayışımız işin garabeti...
yazdım sana ,konuyla ilgili ayrıntılı bilgi de kaatisanati.blogspot.comda

nalan dedi ki...

Makhina hobi,
hazalca,
teşekkürler ziyaretiniz için.
Ben de size yazdım.