24 Mart 2009 Salı

Nuriye ve Nalan Ankarayı geziyor 3

KALEYE DOĞRU YOLA DEVAM EDİYORUZ


Nuriyeciğim Çıkrıkçılar yokuşundaki arabanın üstündeki karın da kalite kontrolunu tamamladı veee yokuşun ortalarına doğru ilk sokaktan sola sapıp Anadolu medeniyetleri müzesinin yanından kapısına doğru yollandık.
Bu kez yoldaki kar birikintisini ayağıyla tanıştıran sevgili arkadaşım yine objektifime girdi.


Elinde kalan ceviz kadar karı ağzına atan Nuriye Hanımı bu pozunu internette
yayımlayacağıma dair yeminler edip gülerken çektiğim poz da budur efendim...yanaklara dikkat...ben durdum sözümde
Allahım kar gerçekten bu kadar tatlı ve güzel birşey midir?
Peki öyleyse KAR denince neden benim birdenbire burnumun ucu ve ayak parmaklarımda bir sızı beliriyor.


Evet ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ nin önündeyiz
Müzenin Tarihçesi
Ankara’da ilk müze, Kültür Müdürü Mübarek Galip Bey tarafından 1921 yılında kalenin Akkale olarak isimlendirilen burcunda kurulmuştur. Bu müzenin yanısıra Augustus Mabedi ile roma Hamamında da eser toplanmıştır.

Atatürk’ün telkinleriyle merkezde bir “Eti Müzesi” kurma fikrinden hareket edilerek diğer bölgelerdeki Hitit eserleri de Ankara’ya gönderilmeye başlanınca geniş mekanlara sahip bir müze binası gerekli görülmüştür. O zamanki Kültür (Hars) Müdürü Hamit Zübeyr Koşay tarafından, devrin Maarif Vekili Saffet Ankan’a metruk halde bulunan Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Hanın onarılarak müze binası olarak kullanılması önerilmiş, bu fikir kabul edilerek, 1938 yılından 1968’e kadar devam eden bir restorasyon çalışması başlatılmıştır. Bedestenin orta bölümünde yer alan kubbeli mekanın büyük bir kısmının onarımının 1940 yılında bitirilmesi ile eserler, Alman Arkeolog H. G. Guterbock başkanlığındaki bir heyet tarafından yerleştirilmeye başlanmış, 1943 yılında binaların onarımı devam ederken, orta bölüm ziyarete açılmıştır. Bu bölümün onarım projesi Y. Mimar Macit Kural, ihale sonrası onarımı ise Y. Mimar Zühtü Bey tarafından yapılmıştır. 1948 yılında Müze İdaresi Akkaleyi depo olarak bırakıp, Kurşunlu Hanın onarımı tamamlanan dört odasına yerleşmiştir. Kubbeli mekanın çevresindeki arastanın restorasyon ve teşhir projeleri Anıtlar Yüksek Mimarı İhsan Kıygı tarafından hazırlanmış ve uygulanmıştır. Beş dükkan orijinal halde bırakılıp, dükkan aralarındaki bölmeler kaldırılmış ve böylece, teşhir için geniş bir çevre koridoru elde edilmiştir. Müze yapısı 1968 yılında son şeklini almıştır. Bugün idari bina olarak kullanılan Kurşunlu Han’da araştırmacı odaları, kütüphane, konferans salonu, laboratuvar ve iş atelyeleri yer almakta, Mahmut Paşa Bedesteni ise teşhir salonu olarak kullanılmaktadır.

Bugün kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesinde, Anadolu Arkeolojisi, Paleolitik Çağdan başlıyarak günümüze kadar Osmanlı devrinin bu tarihi mekanlarında kronolojik bir sırayla sergilenmektedir.



Müzeyi sağımıza alıpyola devam ediyoruz.Turistik bir dükkan vitrinini görüntüleyerek devam ediyoruz ve kalenin önündeyiz işte
Kale kapısı önündeki meydanda hernevi kuru yiyecekler satan salaş dükkanları görüyorsunuz.

bu da kale kapısı.
Kale içinde sağnak yağış başladı,biz de dükkanlarda bir iki parça hediyelik alarak oyalandık .yapmur durunca çıktık

Vaktimiz kalmadığından Koç ailesinin Çengelhandaki müzesinin önünden geçip dönmeğe hazırlandık.

Dönmeden önce size daha önce bir yazımda anlattığım PİRİNÇHAN'a uğrayıp birer çay içtik .Yorgunluğumuzu orada bırakıp akşam ezanında eve doğru yola düştük.

2 yorum:

Sibel GÖZ dedi ki...

çok güzel gezmişsiniz yaa ablacım...ben ankara`ya gelmedim hiç..siz böyle gezdikce gezmiş kadar oldum..ilk fırsatta gezmek nasip olur banada inş.sevgiyle...

MAVİANNE dedi ki...

harika bir gezi olmuş
fotolar da süper
sevgi ve selamlar